Sıcak gönüllere göç..............

Sıcak gönüllere göç..............
Sıcak gönüllere göç.............

1 Mayıs 2018 Salı

Genetik ve Öğretilmiş Miraslar.....


Selam Arkadaşlar,

İnsan önce KENDİNDEN başlamalı…sorgulamalı...bulunduğu yerin ve kimliğinin farkında olmalı…

Ben olmak istediğim kişi miyim?... Nerede başladı hayatım? …..Annemden ve babamdan ne aldım?…genetik, karakteristik ve öğretilmiş mirasım neler?
Benim kazandıklarım/kaybettiklerim neler?
Sevinçler, öfkeler, kızgınlıklar, umutlar ve umutsuzluklar.
Belki anneniz razı yaşadıklarına…ama siz razı olmak istemiyorsunuz…belki öfkeniz içinizde…ele çıkmıyor da eve çıkıyor…belki küstünüz ve kabuğunuza çekildiniz...Belki fazlaca baskı vardı ve siz özgürlüğünüze tutundunuz….belki de fazla geldi yaşadıklarınız ve artık umursamıyorsunuz...

ETKİ/TEPKİ

Karakteriniz böylece büyüdü…çokça empati kurdunuz annenizle, babanızla, kardeşlerinizle, arkadaşlarınızla ve yetiştiğiniz çevredeki her bir birey ile…..
Empati kurarak büyüdünüz…değiştiniz…kabullendiniz…vicdan azabı çektiniz belki…belki de çok eğlendiniz……katlanamadığınız yerde , umursamaz oldunuz….

Kendimizi tanımak için önce atamızı tanımalıyız.…anne ve babalarımızın yaşadıkları…bize yaşattıklarıdır.

Belki mutlu bir evliliğin evlatları…. belki de zorluklarla dolu hikayeleri var….belki küçük yaşta annesiz veya babasız kalmışlar….

Eğer şanslı insanlardan iseniz şu anda anne ve babanız yanınızdadır. Onlara sorun…kendinizi bulmak için…geleceğinizi görmek ve yanlışları düzeltmek için…çocuklarınızı daha sağlıklı bireyler olarak yetiştirmek için…NE YAŞADIKLARINI ve NASIL YAŞADIKLARINI sorun. Hiç biri bir diğerinden daha kolay zamanlar geçirmedi emin olun. Ancak evlatları üzülmesin diye çoğu sıkıntısını sizlerle paylaşmadı.

Talep sizden gelsin…

HADİ SORUN…büyükannelerinize…dedelerinize….anne ve babalarınıza…Genetikten gelen ve öğretilmiş miraslarınız neler?

Sonra yazın…madde madde…. dinleyip geçmeyin…en önemlisi EMPATİ kurun.
Empati; Sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturur…kendinizi karşınızdaki insanın yerine koyar…öyle değerlendirirsiniz…kısacası "İlişkilerinizi Yönetirsiniz."

 Örnek 1)

Diyelim ki babanız ile ilişkileriniz…beklediğiniz baba kız veya baba oğul ilişkilerinden daha kötü…birbirinize kızgınlıklarınız var…zor bir ergenlik geçirdiniz ve birbirinize karşı krediniz bitmiş durumda…size göre babanız bencil ve baskıcı…babanıza göre siz tembel ve duyarsız….
Sordunuz babanıza ve anlatmaya başladı……..
BABA: Ben 3 yaşındayken annemi kaybettim…iki kız kardeşim ve ben annemizi çok özlüyorduk ve derken kısa bir süre sonra babamız yeniden evlendi…(EEEE …çevrilecek bir ev…bakılacak çocuklar var.) Ancak yeni anne hiç düşündükleri gibi biri değil…..vs. ….vs….vs….hikayenin devamını siz yazın.
Kolay olmuş mudur böyle bir başlangıç ile hayata tutunmak?….(Empati zamanı)
·         Siz de 3 yaşında annenizi kaybetmiş olsaydınız, hayatınız babanızın hayatından daha farklı olur muydu?
·         Kendinizi güvende hisseder miydiniz?
·         Kime sarılırdınız?
·         Nasıl bir hayatınız olurdu?

Örnek 2)

Dedeniz öyle zor zamanlardan geçmiş….öyle çok tırmalamış ki kendine yer edinmek için…Azim…hırs ve çalışkanlık ile variyetiniz üzerine variyet koymuş…
Babanızı büyütürken….”Ben çektim…oğlum sıkıntı çekmesin” diye en iyi şartlarda oğlunu büyütmüş…(yani sizin babanızı). Evet hiç sıkıntı çekmedi babanız ama…babasının çektiklerini biliyor….kendi rahat büyüdü….ama baba sürekli geçmiş hikayeler ile onun bilinç altına girdi…Sıkıntı çekmeden…sıkıntının ne olduğunu anlamaya çalıştı…Yaşamadı…nereden bilsin ki!!!!
Derken evlendi ve siz dünyaya geldiniz….O da size kıyamadı….aman sıkıntı yaşamasın kızım/oğlum diye pamuklar içinde büyüttü sizi…15…16 yaş…kuşak farkı…özenle büyümüşsünüz…sınırsız talepleriniz var….Babanızın kulağında babasının çektikleri asılı….Babanıza göre dünya size GÜZEL…
Sıkıntı çekmediniz ki….nereden bilesiniz!!!!
Sonrasında tartışmalı…sıfır kredili…yaralanmış ilişkiler….çatışmalar….varlık içinde yokluk….yoksunluk.
Ne kadar insan isek yer yüzünde…. o kadar hikaye var…her birbiri birbirinden farklı….

Siz kendi hikayenizi, kendiniz YAZIN…ama taaaaa başından başlayın….büyük büyük ninelerden …dedelerinizden…anne ve babanıza kadar …….

UNUTMAYIN; Sizler de genetik, karakteristik ve öğretilmiş davranışları çocuklarınıza miras bırakacaksınız….

Sevgiyle Kalın



5 Mart 2018 Pazartesi

UYKUDA GEÇİRMEMELİ HAYATI....


Bir yerlerde tıkanıp kaldığında hayat, soluk almak güçleştiğinde,
Yüreğin susup, mantığın sürüklemeye başladığında ayaklarını,
Dağlara dönmeli yüzünü insan.
Yeni patikalar, yeni yollar seçmeli,  yüreğini ferahlatacak;

Hep isteyip de, bir gün yaparım diye ertelediği ne varsa,
Gerçekleştirmeyi denemeli!

Her geçen gece, ölüme bir gün  daha yaklaştığını; zamanın
bir nehir,Kendisinin bir sal olup da, O  dursa da yolculuğun devam
ettiğini anlamalı.
Baş döndürücü bir hızla  geçiyorsa birbirinin aynı günler,
Her akşam aynı can sıkıntısıyla eve  giriliyorsa,
Değiştirmeye çalışmalı bir şeyleri;
Küçük  şeylerle başlamalı belki; örneğin, bir kaç durak önce
İnip servisten, otobüsten; yürümeli eve kadar,
Gördüğünü hissedebilmeli!
Sağlığını kaybedip, ölümle yüz  yüze gelmeden önce,
Değerli olabilmeli hayat!

İlla büyük  acılar çekmemeli, küçük mutlulukları fark etmek
için!
Başkasının  yerine koyabilmeli kendini;
Ağlayan birine "gül", inleyen birine  "sus" dememeli!
Ağlayana omuz, inleyene çare olabilmeli!

Dikeni yüzünden hesap sormak yerine gülden,
Derin  bir soluk alıp, hapsetmeli kokusunu içine...
Güneşin doğuşunu  seyretmeli arada bir, seher yeli okşamalı
saçlarını...
Karda,  yağmurda; sevincine, coşkusuna; fırtınada boranda;
Öfkesine, isyanına  ortak olabilmeli doğanın!
Bir çocuğun ilk adımlarında umudu; bir  gencin düşlerinde
geleceği;
Bir yaşlının hatıralarında geçmişi  görebilmeli!
Çalışmadan başarmayı, sevmeden sevilmeyi, mutlu etmeden 
Mutlu olmayı beklememeli!
Ama küçük, ama büyük; her hayal  kırıklığı, her acı;
Bir fırsat yaşamdan yeni bir şeyler öğrenebilmek  için;
kaçırmamalı!
Çünkü; hiç düşmemişsen, el vermezsin kimseye  kalkması için,
Çaresiz kalmamışsan, dermanı olamazsın dertlerin;
Ağlamayı bilmiyorsan,Neşesizdir kahkahaların;
Merhaba  dememişsen, anlamsızdır elvedaların...
Ne, herkesi düşünmekten  kendini, ne; kendini düşünmekten
Herkesi unutmamalı insan!
Bilmeli; çok kısa olduğunu hayatın; hep vermek ya da hep
almak için...
Sadece, anlatacak bir şeyleri olduğunda değil,
Söyleyecek  bir şey bulamadığında da dinleyebilmeli!
Aklı ve kalbiyle  katılabilmeli sohbetlere...
Hafızası olmalı insanın;aynı hataları, aynı bahanelerle tekrarlamamak için!
Soruları olmalı, yanıtları bulmak için bir ömür harcayacak!
Dostları  olmalı, ruhunun ve zihninin sınırlarını zorlayacak!
Herkese yetecek  kadar büyük olmalı sevgisi;
Ama, kapasitesi sınırlı olmalı yüreğinin  ki,
hakkını verebilsin sevdiklerinin;
Zaman bulabilsin;
Bir teşekkür, bir elveda için...
Yaşam dedikleri bir sınavsa  eğer;
Asla vazgeçmemeli sevmek ve öğrenmekten;
Ama, herkesi  sevemeyeceğini de her şeyi bilemeyeceğini de
fark edebilmeli insan!
Tıpkı, her şeye sahip olamayacağı gibi...
Zamanın  ninnisiyle, uykuda geçirmemeli hayatı...!